AKDENİZ FİTOCOĞRAFYA BÖLGESİ

       Bu bölge, kuzeyde Marmara Denizi’nin kuzey kıyılarının güne­yinden başlar, Gelibolu Yarımadası ve Biga Yarımadası’nın batısını, Ege Bölgesi’ni ve aşağı yukarı tüm Akdeniz Bölgesi’ni kapsar.
       
       Akdeniz Fitocoğrafya Bölgesi’ne giren alanların karakteristik iklimi, yazlan sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz iklimidir. Nitekim bu alan içerisinde yıllık ortalama sıcaklık 14-20°C arasında değişir.

       Özellikle kıyı kesiminde nadir ve hafif donlar meydana gelir. Yüksek alanların dışında Ocak ayı ortalaması her zaman 0°C'nin üzerindedir. Akdeniz kıyılarında 10°C olan Ocak ayı ortalama sıcaklığı Ege kıyılarında ve Marmara kıyılarında da 5-6°C civarındadır. Yaz döneminde Temmuz ve Ağustos sıcaklıkları 25°C’nin üzerindedir. Bu aylara ait günlük en yüksek sıcaklık 40°C'ye yaklaşır. Akdeniz kıy, kuşağında özellikle Beşkonak (Köprülü Kanyon), Manavgat ve Mut oluk arında hem rüzgâr kuzeyden estiğinde hem de Toroslar'dan bu oluklara doğru dağ ve vadi meltem" oluştuğunda hava sıcaklığı 40°C’yi aşar. Çünkü yükseklerden gelen hava kütlesinin sıkışması havadaki nemi düşürür ve sıcaklığın aşın yükselme. sini sağlar.

        Yıllık ortalama yağış 600-1200 mm arasında değişir. Çukurova Ve Mut Havzası ile tektonik kökenli oluklar ve büyük karstik çukurlar (polyeler) dışında Akdeniz kıyılarında ve Toroslar’ın güneye bakan yamaçlarında yağış ortalaması 1000 mm’nin üzerindedir. Hatta bu değer Geyik Dağları’nın Antalya Körfezi’ne bakan yamaçlarında 2000 mm’yi aşar. Ege Bölümü ise 600 mm’nin üzerinde yağış alır. Yağışın yarıya yakın bir bölü­mü kış döneminde düşer. Yaz dönemi ise genellikle yağışsız geçer.

        Akdeniz Fitocoğrafya Bölgesi’nde, yıllık yağış miktarlarında çok önemli sapmalar olmaktadır. Örneğin, yıllık ortalama yağış İzmir’de 700 Antalya’da 1000, Mersin’de 600, Antakya’da 1100 mm’nin üzerindedir. Bu bölgenin kimi meteoroloji istasyonlarında kaydedilen en düşük yıllık yağış miktarları ise, Menemen’de (İzmir) 295 mm, Adana’da 320, İzmir’de 340. Antalya’da 553 mm’dir. Ayrıca, yağışın aylara dağılışında çok önemli de­ğişmeler görülür. Nitekim Antalya’nın Ocak ayı ortalama yağışı 264 mm, en düşük yağış 25, en yüksek ise 610 mm olarak kaydedilmiştir. Adana’da Ocak ayında düşen yağış miktarı 10-290 mm arasında, Aralık ayında ise 0-364 mm arasında değişme göstermiştir. Bu durum, cephe faaliyetlerine bağlıdır. Şöyle ki, kimi yıllar cepheler, Ege ve Akdeniz bölgelerini sık sık etkiler ve böyle yıllarda yağış çok olur. Kimi yıllarda ise özellikle Orta Akdeniz den gelen cephelerin frekansı azalır ve buna bağlı olarak yağış miktarı düşer. İşte cephe faaliyetlerindeki kararsızlık, bölgeye düşen yağış miktarında önemli değişmelere neden olur.

        Ancak, Akdeniz Bölgesi’nde yaz döneminde Akdeniz üzerinden Toroslar'a doğru genel bir nemli hava akımı vardır. Bu nedenle, bölgede bağıl nem, yazın kışa göre daha çoktur.

        Yaz başlarında bulutluluk nispeten az olup uzun bir güneşlenme dönemi vardır. Başka bir deyişle, güneş radyasyonu kuvvetlidir. Yaklaşık yılın 8 ayı güneşli geçer. Ancak kıyı kesiminde havadaki bağıl nem yüksek olduğu için puslu bir görünüm oluşur. Uzun ve sıcak bir sonbaharı olan Akdeniz ikliminde, özellikle kıyı bölgesinde Mayısta başlayan kurak devre, bazen Kasım ayına kadar sürer. Genellikle ilkbahar sonu ile sonbahar ortasında su sıkıntısı çekilir. Bu devre iç kısımlara doğru azalarak yılın üçte birine düşer.Ancak, nispi nem, kıyı kesimden iç kısımlara doğru azalır. Bu nedenle, aynı yükseklikteki kıyı kesimi, iç kısımlar kadar kurak değildir.

       Bölgenin iklimsel toprak tipi, Alfisol ordosuna giren kırmızı renkli Akdeniz topraklarıdır. Nitekim sıcaklık koşullarının yüksek olması, toprakta oksidasyonu artırdığı için kırmızı renkli topraklar oluşmuştur. Ancak, bu topraklar, su ve hava dolaşımının iyi olduğu çatlaklı yapı gösteren karstik arazilerde yaygındır. Sıcaklık yüksek olduğundan toprakta organil madde miktarı düşüktür, ancak yüksek kısımlara doğru artan yağış ve azalan sıcaklık koşullarına bağlı olarak topraktaki organik madde miktarı artar. Bu nedenle de topraklar, kırmızımsı kahverengine  dönüşür. Topraklar genellikle killi bünyede olup nötr ve hafif alkalen reaksiyon gösterir.

       Bölgede volkanik, metamorfik ve tortul kayaçlar yer almaktadır. Ancak en yaygın kayaç grubunu çeşitli jeolojik dönemlerde, özellikle Mesozoyik ve Tersiyer’de oluşmuş kireçtaşları oluşturur.

       Oldukça yüksek sıcaklıktan ötürü organik maddenin diğer bölgel­erimize göre hızla ayrıştığı bu bölgenin alçak kesimlerinde, kserofıt (kurakçıl) heliofil (ışığı seven), termofil (sıcaklığı seven) ve sklerofıl (sert yapraklı), çoğunlukla her zaman yeşil, parlak ve meşin yapraklı subtropikal ağaç ve ağaççıklar ile kızılçam ormanları egemen durumdadır. Yüksek kesimlerde ise, karaçam, katran ağaç, ve Toros göknarından oluşan Akdeniz dağ ormanlar, bulunur. Bunun yanında, çok sayıda ölçüde geofitler, terofitler ve kamafitler bu bölgenin karakteristik bitkileri arasındadır.

      Bu bölgedeki bitkilerin en önemli özelliği, yazın kurak geçen döneme dayanıklı olmalarıdır. Ancak, Akdeniz bölgesi'nin bitkileri kaktüsler gibi kuraklığı seven değil, kuraklığa dayanıklı  olanlardır. Nitekim taban suyunun yüksek olduğu alanlarda ağaç  ve ağaççıklar, özellikle kızılçamlar çok hızlı gelişirler. Hatta böyle ortamlarda kızılçamlardaki biyokütle artımı veya büyüme miktarı, ekvatoral ormanlardaki ağaçlara yaklaşır.

       Batı Anadolu'nun özellikle doğu kesimini oluşturan İç Batı Anadolu Eşiği'nde, doğudaki İran - Turan ile kuzeydoğudaki Avrupa - Sibirya bölge|eri arasında gittikçe değişen bir geçiş görülmektedir. Güney Anadolu’da Akdeniz ile İran - Turan fitocoğrafya bölgeleri nispeten kesin sınırla ayrılabilmektedir.
Akdeniz Bölgesi’nin kızılçam ormanlarının tahribiyle yerleşmiş olan maki, ikincil olmasına karşın yine de bölgenin önemli vejetasyonu­dur. Bölgedeki önemli herdem yeşil olan ağaççık/çalı türleri şunlardır:

       Sandal ağacı, kocayemiş, tüylü keçiboğan, çitlenbik, keçiboynuzu, laden, kartli, boyacı sumağı, tavukbüzüğü, püren, cılbırtı, katran ardıcı, defne, mersin, zeytin, akçakesme, sakız ağacı, menengiç, kızılçam, fıstık çamı, kermes meşesi, pelit ağacı, boz pırnal, mazı meşesi, Lübnan meşesi, ayı fındığı, zakkum, katırtırnağı, kurtbağrı.

       Kışın yaprağmı döken türler arasında ise erguvan, karaçalı ve hayıt bulunur.

       Makinin tahrip edildiği alanlarda veya orman yangını alanlannda daha bodur olan ve garig denilen cüce çalılar yer almaktadır. Bunlar genel­likle aşağıdakilerden oluşur:

       Laden, kartli, karabaş, abdestbozan, zahter.

       Akdeniz Bölgesi’nde akarsu vadileri boyunca ise şu bitkiler bulunur:

       Zorkun, zakkum, çınar, hayıt, deli asma.

       Marmara Bölgesi’nde 400 m, Ege Bölgesi’nde 900 m, Akdeniz Bölgesi’nde ise en çok 1500 m’ye kadar kızılçamlar yer alır. Daha yüksek­lerde ise, karaçamın yanında katran ağacı ve Toros göknarı ormanlarına geçilir. Akdeniz alt kuşağında kızılçam ormanlarının tahribiyle gelen her­dem yeşil ve geniş yapraklı maki toplulukları görülür.

       Akdeniz Bölgesi’nin kuzeybatısında başlayan (Kuzeybatı Anadolu) karaçam çok geniş alanlara yayılmıştır. Toroslar’da karaçamın yerini daha çok katran ağacı ve Toros göknarı almaktadır. Ayrıca doğal olarak yetişen servi ve andız, Güney Anadolu Dağları’nda belirli alanlarda bulunmakta­dır. Boz ardıç çoğu kez ormanın üst sınırına kadar yükselir. Toroslar’da yüksek alanlarda bulunan karaçam, Kuzeybatı Anadolu’da daha alçak düzeylere kadar inmekte ve yer yer karaçam ormanlarının tahrip edildiği alanlarda karağan ile birlikte bulunmaktadır. Bu çalı aynı zamanda, Kuzey ve Batı Anadolu’da Akdeniz, Avrupa - Sibirya veya İran - Turan fitocoğrafya bölgeleri arasındaki geçiş kuşaklarında da görülür.

       Akdeniz ve İran - Turan fitocoğrafya bölgeleri arasındaki geçiş kuşağında karaçam yaygın olarak görülmektedir, İç Anadolu'nun batısı ile iç Batı Anadolu'daki dağlık alanlar hemen tümüyle karaçamlarla kaplıdır. Akdeniz fitocoğrafya Bölgesi içerisinde Kaz Dağı, Bozdağlar'ın kuzey yamaçları ve yüksek kesimleri. Menteşe Kütlesi ve Göller Yöresi’nde Anamas Dağları, karaçamın yaygın olduğu alanlardır.

       İran - Turan ve Akdeniz fitocoğrafya bölgeleri geçişinde mazı me­şesi çoğu kez çalı kuşağında önde gelen bir ağaçtır. Bu geçiş kuşağındaki diğer karakteristik türler, sakız ağacı, ahlat, erik ve bademdir. Toroslar’ın kuzeye sokulduğu Aladağlar ile Tahtalı Dağları’nda, Akdeniz ve İran - Tu­ran toplulukları, yamacın bakı durumuna bağlı olarak adeta parmaklar gibi birbirine girmiştir.

       Akdeniz Bölgesi ndeki dağlarda ağaç sınırının üzerinden başlaya­rak, daha çok yastık biçiminde olan dikenli geven, kardikeni ve kuşkaçıran gibi bitkiler ön plana geçerler. Bu bitkilerin çoğu İran - Turan kökenlidir.

Akdeniz Fitocoğrafya Bölgesi’ne ait olan bitkilerin bir bölümü, ^ Doğu Karadeniz Bölümü dışında Karadeniz kıyılan boyunca şeritler, özel­likle Samsun - İnebolu arasında parçalar halinde bulunur. Hatta Akdeniz kökenli çalılar, Gökırmak Vadisi (Vezirköprü - Durağan arası), Devrez Va­disi, Erbaa - Niksar ve Kelkit Oluğu ile Çoruh Vadisi boyunca Tortum Gölü ve Oltu yakınma kadar yayılmış durumdadır. Karadeniz kıyılarında parçalar halinde bulunan Akdeniz odunsu bitkileri şunlardır:

       Sandal ağacı, kocayemiş, erguvan, laden, funda, borak, mersin, defne, kızılçam, menengiç, akçakesme, çınar (dere kenarlannda), pırnal meşesi, katırtırnağı ve hayıt.

       Kimi Akdeniz elemanları Kuzey Anadolu Dağları'nın güney kesi­minde barınmaktadır. Bunlar yerel olup gücünü kaybetmiş parçalar halin­dedir. Kimi Akdeniz türleri de İç Anadolu’da yerel alanlarda yine parçalar halinde görülmektedir. Örnek olarak, Sultandağlan’nın kuzeye bakan ya­macındaki katran ağaçları verilebilir.

       Akdeniz Fitocoğrafya Bölgesi’ndeki kimi ağaç ve ağaççıkların eko­lojik özellikleri kısaca şöyledir:

       Akdeniz Fitocoğrafya Bölgesi’nde bulunan ağaç ve çalıların kimileri iklim ve toprak koşullan açısından gösterge (indikatör) veya ortam koşullarını belirleyicidir. Örneğin, katırtırnağı, hayıt ve zakkum, nemli toprak koşullarında veya yeraltı suyunun yüksek olduğu alanlarda veya yamaçların eteklerinden suların çıktığı alanlarda bulunurlar. Bu nedenle, bu türler sürekli nemli toprak koşullarını gösterirler.

       Sandal ağacı, kocayemiş, defne, mersin ve ayı fındığı genellikle ba­ğıl nemi oldukça yüksek ve Akdeniz iklim koşullarına göre nemli alanlarda yetişmektedir. Başka bir anlatımla, bu türlerin birlik oluşturduğu alanlara, bölgenin nemli ortamları gözüyle bakılabilir. Akçakesme de nispeten nem- li alanlarda yer almaktadır. Karadeniz Bölgesi’ndeki kızılçam ormanları­nın çalı katında maki elemanlarından akçakesme çok yaygındır.

      Akdeniz Fitocoğrafya Bölgesi’nde doğal ortam koşullarının bekçi­si, koruyucusu olan kermes meşesi, hem nemli hem de kurak ortamlarda yetişmektedir. Fakat bu bölgede en kurak ortamlara kadar sokulan maki elemanı kermes meşesidir. Bu meşe, çok yaygın ve çok derinlere doğru kök geliştirmesinden ve ayrıca kök sürgünleriyle de gelişmesinden ötü­rü, kurak ve yoksul ortamlarda en çok tutunan ve tahribata, özellikle keçi otlatmasına karşı en çok dayanan bir meşe türüdür. Bu meşe, gnays, mi­kaşist, kireçtaşı, mam, peridotit - serpantin, andezit vs. gibi tüm ana mater­yaller üzerinde yetişir. Kermes meşesi bu özelliklerinden ötürü, Akdeniz Bölgesi’nde toprakların aşınmasını da önemli ölçüde kontrol altına almak­tadır. Kök ve gövdeleri kesildiğinde buralardan sürgün vererek kısa sürede canlanmakta ve hızlı gelişme göstermektedir.

      Marmara Bölgesi’nde 400 m, Ege Bölümü’nde 800-900 m, Akdeniz Bölgesi’nde, özellikle Toroslar’ın güneye bakan yamaçlarında 1000 m hatta yer yer 1500 m’ye kadar, sıcaklık ve ışık istekleri çok olan kızılçamlar yer alır.

       Akdeniz Fitocoğrafya Bölgesi’nin dağ kuşağında ve Akdeniz ile İran - Turan bozkır kuşağı arasında yer alan karaçam, çok geniş bir yayılma alanına sahiptir. Bu çam türü, Orta ve Batı Karadeniz kıyılarından baş- lar, güneyde Karadeniz ardı depresyonlarda kızılçam ve meşe kuşağı ile yüksek kısımlardaki sarıçam ve göknar kuşağı arasında, Ege Bölgesi’nde kızılçam orman kuşağı üzerinde ve İç Batı Anadolu’da 1000 m’nin üzerin­deki plato alanlarında, Toroslar’da ise yine 1000 m’nin üzerinde yer yer yaygın olarak görülür.

       Bu geniş alan içerisinde bulunan karaçamlar, farklı alt türlere sahip olup, bunların ekolojik hoşgörülülüğü (tolerans) çoktur. Nitekim karaçam- yıllık ortalama sıcaklığın 6-12°C arasında değiştiği, kış dönemi kar yağı?1' ve sıcaklığın -5 C nin altına düştüğü alanlarda, vejetasyon döneminde S1 caklığın 15-20°C arasında değiştiği yerlerde bulunur. Yıllık ortalama yağışın en az 400 mm, en çok 1000 mm'nin üzerinde olduğu yarı nemli ve yarı kurak alanlarda yetişir.

       Bu veriler çerçevesinde karaçamın sıcaklık ve ışık isteği kızılçamdan az, ancak sarıçamdan yüksektir. Sis alan ortamlardan kaçmaktadır. Başka bir anlatımla, sisli ortamlarda yerini kayın ve diğer geniş yapraklı türlere bırakır. Karaçam, yukarıda belirtilen iklim koşullan bulunan, kalın toprak örtüsüne sahip veya ana materyalin yumuşak, gözenekli ve geçirgen alanlarda en iyi yetişme ortamına ulaşır. Toroslar’da kalın ve yumuşak topraklı alanlarda, katran ağaçlarına göre daha iyi gelişme gösterir, buna karşın, karstik alanlarda ve silisli arazilerde katran ağaçlan, karaçamlar dan daha mükemmel bir şekilde yetişir. Yan kurak alanlarda zor koşullar altında tutunmakta ve gövdesinde deformasyonlar başlamaktadır.
   
       Akdeniz dağ kuşağının en önemli orman ağacı olan katran ağacı,daha önce belirtildiği gibi, yalnızca kireçtaşı üzerinde değil, peridotit - serpantin, kuvarsit, killi şist, mam, andezit, fliş ile birlikte her türlü ana materyal üzerin­de yetişir. Vejetasyon döneminde nemli hava istediğinden ötürü, Toroslar’da güneye bakan, Akdeniz ardında ise kuzeye bakan yamaçlarda egemendir. Kı­şın bol miktarda kar yağışı alan alanlarda yetişen katran ağacı, İç Anadolu bozkırının kenarlarına kadar sokulur. Ancak optimum yetişme alanı, yıllık ortalama sıcaklığın 6-8°C (kış dönemi sıcaklığı 0°C’nin altında, yazm ise 15- 20°C dolayında) ve kar yağışının çok olduğu Akdeniz ardındaki alanlar, yani Toroslar’ın iç bölgeleridir (Elmalı, Taşeli Platosu, Göller Yöresi).
Toros göknarı, Toroslar’da yalnızca kuzeye bakan yamaçlarda saf ormanlar kurar. Toroslar’ın üst kısımlarında ve güneye bakan yamaçlann- da katran ağacı ve karaçam ormanlarının arasında yer alır. Bu alanlarda yer yer saf olarak görülen göknar toplulukları, katran ağacı ve karaçam ağaçlarımn kesildiği alanlarda ortaya çıkar. Doğrudan güneş radyasyonu istemediği için böyle alanlardaki göknarlar kızarmış durumdadır.

KAYNAK: http://www.turkeystree.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar